İDARE
KAVRAMI
İdare
hukuku, en geniş anlamıyla idarenin hukukudur. Yani idare hukukunun konusu
“devlet idaresidir” Diğer bir deyişle özel kesim idareleri, örneğin bir şirket,
dernek veya vakıf idaresi idare hukukunun konusu dışındadır.
İdare,
kamu idaresi olarak belli başlı iki anlamda kullanılmaktadır. Birinci anlamda
devletin, belirli organlarını ifade etmektedir. ( organik anlamda idare) ikinci
anlamda ise, devletin belli faaliyetlerini ifade etmek için kullanılmaktadır
(fonksiyonel anlamda idare)
Bir devletin belli başlı üç fonksiyonu
vardır: Yasama, yürütme ve yargı fonksiyonu. Ve devletin bu fonksiyonlarını
yerine getirebilmesi için sahip olduğu üç organ vardır. Bu organlar ise yasama,
yürütme ve yargı organlarıdır. İşte bu durumda incelememiz gereken konu
idarenin faaliyet ve organ olarak devletin organ ve faaliyetleri arasında
nerede yer aldığıdır.
ORGANİK ANLAMDA İDARE
Anayasaya göre yasama yetkisi Türk
milleti adına TBMM’nindir. Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar
Kurulu tarafından yerine getirilir. Yargı yetkisi ise bağımsız mahkemelerce
kullanılır.
Yürütme, Cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu
ve idareden oluşmaktadır. Dolayısıyla idareyi çok genel hatlarıyla devletin
yasama, yürütme ve yargı organının Cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu dışında
kalan tüm kuruluşları olarak tanımlayabiliriz.
1. Yasama, Yargı ve İdare
Organ olarak gerek yasamanın gerekse
yargının idareden ayırt edilmesnde herhangi bir zorluk yoktur. Çünkü yasama
organı daha önce belirtildiği gibi beşyüzelli üyeden oluşan TBMM’dir. Yargı ise
organlar topluluğu olarak bağımsız mahkemelerden oluşmaktadır.
Anayasaya göre yargı Adli Yargı, İdari
Yargı, Anayasa yargısı, seçim yargısı, uyuşmazlık yargısı olmak
üzere beşe ayrılmaktadır. İdareden ayırt etmede herhangi bir sorun yoktur.
Kişiler arasında özel hukuk
uyuşmazlıklarını çözmek ve ceza kanunu uygulamakla görevli adliye mahkemeleri,
hukuk ve ceza mahkemelerinden oluşur.
İdari yargı ise vergi
hukukunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıkları çözmekle görevli vergi
mahkemeleri ile, kişiler iler idare arasında çıkan idare hukukunun
uygulanmasından doğan uyuşmazlıkları çözmekle görevli idare mahkemelerinden
oluşmaktadır. Danıştay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, ve Sayıştay idari yargı
kuruluşları arasında yer alır.
Anayasa yargısını yerine getiren Anayasa
Mahkemesi ise kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve TBMM içtüzüğünün
Anayasaya aykırılığını iddialarını karara bağlamakta ve yüce divan sıfatıyla
yargılama görevini yerine getirmektedir.
Ülkedeki seçimlerle ilgili olarak da
Yüksek Seçim Kurulu vardır.
Farklı yargı kolları arasındaki görev ve
hüküm uyuşmazlıklarını çözmekle görevli mahkeme ise Uyuşmazlık Mahkemesi’dir.
2. Yürütme ve İdare
Yürütme, Anayasaya göre Cumhurbaşkanı,
Bakanlar Kurulu ve idareden oluşmaktadır.
Hükümeti oluşturan Bakanlar Kurulu,
siyasi bir organdır ve devletin yönetimini sağlamakla görevlidir.
Devletin başı olan Cumhurbaşkanı da
Türkiye Cumhuriyetini ve Türk milletinin birliğini temsil etmektedir. Devlet ve
organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetmek gibi siyasal nitelikli bir
görevi yerine getirmektedir.
Dolayısıyla idareyi; yürütmenin iki
kanadı olan Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu’nun siyasal nitelikli faaliyetleri
dışında kalan tüm faaliyetleri olarak tanımlayabiliriz.
- Merkezi (Genel) İdareler : Bakanlar
Kurulunu oluşturan bakanlardan her biri belli bir idari kamu hizmetinin en
yüksek amiri durumundadırlar. Bakanlar Kurulu da bu hizmetleri yürütmek üzere
oluşturulmuş bulunan örgütlerin en yüksek amirlerinden oluşmaktadır. Başbakan
1982 anayasasına göre bakanlar üzerinde siyasi bir güce sahip olmakla birlikte
hukuki bir güce de sahiptir.
Cumhurbaşkanı da idare ile bağlantılı
olarak, gerektiğinde Bakanlar Kuruluna başkanlık etmekte, müşterek
kararnameleri imzalamakta, atama işlemlerini yapmaktadır.
- Mahalli İdareler ( Yerel
Yönetimler) Belli yöre halkının ihtiyaçlarını karşılamak üzere yürütülen hizmetlerdir.
Bu hizmetler devlet tüzel kişiliği dışında bağımsız bir tüzel kişiliğe sahip
mahalli idareler aracılığı ile yürütülür. Anayasa göre üçtür mahalli idare
organı vardır: Bunlar İl özel idaresi, belediye ve köydür.
- Diğer Kamu Tüzel Kişileri: Ülke genelinde
yürütülmesi gerekli bazı idare hizmetler de merkezi idare dışında ayrı bir kamu
tüzel kişiliği tarafından yerine getirilmektedir. Bunların bazıları Anayasada
sayılmıştır.
Özetle, organik anlamda idare, Yasama ve
Yargı organları dışında, başında Hükümeti oluşturan münferit bakanların yer
aldığı ve devlet tüzel kişiliğini temsil eden merkezi idare ile belli yörelerin
yöresel gereksinimlerini karşılamak üzere kurulan mahalli idareleri ve belli
idari hizmetlerini yürütmek üzere teşkil edilen öteki kamu tüzel kişilerini
kapsamaktadır.
3. FONKSİYONEL ANLAMDA İDARE
A. Yasama ve İdare Fonksiyonu
Yasama fonksiyonunu maddi ölçüt
kullanarak idari fonksiyondan ayırmak çok mümkün değildir.
Maddi anlamda yasamayı genel ve soyut
norm koyma, değiştirme ve kaldırma faaliyeti olarak tanımlayabiliriz. İdari
fonksiyon ise yasama tarafından yapılan genel ve soyut normların belli kişi ve
durumlara uygulanmasıdır. Genel hatlarıyla bu tanımlar geçerli olmakla birlikte
yasamanın bireysel nitelikli işlem ve faaliyetlerinde olduğu gibi (idam
cezasının yerine getirilmesine karar vermek, hükümeti denetlemek gibi),
idarenin de genel ve soyut norm koyma faaliyetleri bulunmaktadır. (idare
organları tarafından yapılan tüzükler ve yönetmelikler gibi)
Yasama ve idare fonksiyonlarının ayırt
edilmesinde bu ölçütlerin ayrı ayrı kullanılması yetersiz olduğu için, bu iki
ölçütü birlikte kullanmalıyız. Yani yasama organının Anayasanın kendisine
verdiği görevleri yerine getirmek için yaptığı tüm işlemleri yasama fonksiyonu,
bunun dışında kalan görevleri idari görev, (örneğin mecliste çalışan memurların
idari hizmetleri ile ilgili düzenlemelerde olduğu gibi), idare organının
yaptığı tüm faaliyetleri de idare fonksiyonu olarak algılamak gerekmektedir.
Yasama organına verilen görev ve
yetkileri; hükümetin siyasal denetimi, kanun yapma ve meclis işlemleri yapma
olarak üç grup altında toplarsak bu faaliyetler dışında yasama organının
yaptığı işlemler eğer yargı fonksiyonuna dahil değilse idari fonksiyona dahil
olacaktır.
A. Yargı
Fonksiyonu – İdare Fonksiyonu
Maddi anlamda yargıyı, hukuki
uyuşmazlıkları ve hukuka aykırılık iddialarını çözen devlet fonksiyonu olarak
tanımlayabiliriz.
Burada da yargı fonksiyonunu idari
fonksiyondan ayırmaya maddi ölçüt tek başına yeterli değildir. Çünkü idare
organları da gerektiğinde hukuki uyuşmazlıkları ve hukuka aykırılık iddialarını
çözümleyen ve karara bağlayan faaliyetlerde bulunabilirler. Örneğin, idarenin
bir memura verdiği disiplin cezasında olduğu gibi. Dolayısıyla salt maddi ölçütü
kullandığımızda idarenin yargı faaliyetinde
bulunduğunu zannedebiliriz. Oysa anayasanın 9. Maddesine göre “yargı
yetkisi Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır”. Anayasanın 138.
vd maddelerinden ise bağımsız mahkemelerden anladığı “ hiçbir organ, makam
merci ve kişi tarafından kendilerine emir ve talimat verilemeyen, genelge
gönderilemeyen, tavsiye ve telkinde bulunulamayan, verdiği kararlar yasama ve
yürütme organları için mutlak surette bağlayıcı olan güvenceli yargıçların
görev yaptığı kuruluşlardır”. Bu nedenle, idare organlarının hukuki
uyuşmazlıkları çözümleme faaliyetleri bu faaliyetlerin salt mahiyelerine
bakılarak yargı faaliyeti olarak nitelendirilemez.
Dolayısıyla burada da organik ölçüte
başvurmak gerekmektedir. Bu ölçülere göre yargı; bağımsız mahkemelerin hukuki
uyuşmazlıkları ve hukuka aykırılık iddialarını tarafsız olarak çözme
faaliyetidir. Yargının hukuka aykırılık iddiaları karşısında vereceği hüküm
kesin hüküm olacaktır. İdare organlarının bu tür kararları ise kesin hüküm
niteliğinde değildir.
B. Yürütme
Fonksiyonu – İdare Fonksiyonu
İdare fonksiyonu, yürütme fonksiyonunun
salt siyasal nitelikli faaliyetleri dışında kalan faaliyetleridir.
Tüm bu anlatılanlardan sonra sonuç
olarak; İdare fonksiyonu, yasama ve yargı fonksiyonları ve yürütme organlarının
salt siyasal nitelikli faaliyetleri dışında, devletin günlük toplumsal
ihtiyaçlarını karşılamak için yürüttüğü tüm kamusal faaliyetler olarak
tanımlayabiliriz.
4. İDARİ FONKSİYONUN KONUSU, AMACI VE
ÖZELLİKLERİ
A. İdari
Fonksiyon
Gerek yasama gerekse yargı organlarının
idari fonksiyona dahil işlemler yapabilmelerine karşılık, idare organları
yasama ve yargı fonksiyonuna dahil herhangi bir işlem yapamaz. Örneğin, yasama
organı sadece yasama işlemleri yapmamakta bunlar dışında da bazı işlemler
yapmaktadır ve bunlarda idari işlem sayılmaktadır. (TBMM’nin büro ve muhasebe
işlemleri, mecliste görevli kamu görevlilerini özlük işlerine ilişkin
işlemlerinde olduğu gibi). Aynı şekilde yargı organları da yargı fonksiyonuna dahil
olmayan bazı işlemler yapmaktadırlar. (Kalem işlerinin yürütülmesi ve mahkeme
personelinin yönetimi gibi) işte mahkemelerin bağımsız mahkeme sıfatı ile ve
yargılama usulleri izleyerek değil de, sanki bir idare organıymış gibi
yaptıkları işlemleri ve faaliyetleri idari işlem sayılmaktadır.
B. İdari
Fonksiyonun Amacı
İdare fonksiyonunun temel amacı kamu
yararını gerçekleştirmektir. Yani idare kazanç elde etmek için değil ve fakat
tüm topluma hizmet sunmak ve böylece toplumsal fayda sağlamak için hizmette
bulunur.
C. İdari
Fonksiyonun Özellikleri
- İdari
fonksiyon, idari işlemlerle yerine getirilir.
Nasıl ki yasama fonksiyonu yasama
işlemleri ile, yargı fonksiyonu yargı işlemleri ile yerine getirilirse, idari
fonksiyon da, adına idari işlemler denilen belli tür işlemlerle yerine
getirilir.
- İdari
fonksiyon, üstün ve ayrıcalıklı yetkiler kullanılarak yerine getirilir.
İdare, fonksiyonunu yerine getirerek
kamu yararını gerçekleştirmek için, özel kişilere oranla üstün ve ayrıcalıklı
yetkilerle donatılmıştır. Özel kişiler arasında eşitlik söz konusu olmasına
rağmen idare ve özel kişiler arasında eşitlik söz konusu değildir. İdare kamu
yararını gerçekleştirdiği için özel kişilere göre üstün ve ayrıcalıklı
yetkilerle donatılmıştır. Kamu yararını gerçekleştirmek için de, özel kişilerle
eşit olmamak, özel kişilere oranla üstün yetki ve ayrıcalıklarla donatılmış
olmak zorundadır. Aksini düşünmek, yani idareyi özel kişilerle eşit görmek özel
çıkarlar karşısında kamu yararının gerçekleştirilmesini imkansız kılar.
İşte idarenin özel kişiler karşısında
sahip olmak zorunda olduğu bu üstün yetki ve ayrıcalıklar, kamu gücünden
kaynaklanmaktadır.
- İdari
fonksiyon, Sürekli Bir Devlet Fonksiyonudur.
Kamu yararını sağlamaya yönelik olan ve
kamu gücü kullanılarak yerine getirilen idari fonksiyon sürekli bir devlet
fonksiyonudur. Yasama ve yürütme fonksiyonları zaman zaman icra edilmemesine
karşın idari fonksiyon her an icra edilmektedir. İdare kendiliğinden harekete
geçip fonksiyonunu yerine getirmesine karşın diğer iki fonksiyonun harekete
geçebilmesi için bir dürtünün varlığı gereklidir.
5. İDARENİN GÖREVLERİ
İdarenin toplumun gündelik ve ortak
ihtiyaçlarını karşılamak ve böylece kamu yararını gerçekleştirmek için
yürüttüğü faaliyetlerin tümü idarenin görevlerini oluşturmaktadır.
Bu günlük ihtiyaçların belirlenmesinde
esas itibari ile yasama organı ve siyasal organlar görevlidirler. Bu organlar
gereksinimleri belirlerken o ülkede geçerli ekonomik, sosyal ve siyasal düzenin
gerekleri ile bağlıdırlar.
A. TC.
Devleti İdaresinin Görevleri
- Milli
Güvenliğin Korunması
- Kolluk
Faaliyetleri
- Kamu
Hizmetleri
- Özendirme
ve Destekleme Faaliyetleri
- İç
Düzen Faaliyetleri
- Planlama
Faaliyetleri
ÖZELLİKLERİ
* Genç bir hukuk dalıdır
* Derleme edilmemiştir
* Kamu yararı ön plandadır
* Uyuşmazlıkları idari yargıda çözümlenir
* İçtihatlara dayanır
İdari Fonksiyonun Özellikleri
* İdari işlemler ile yerine getirilir
* Üstün ve ayrıcalıklı yetkiler kullanılır
* Sürekli bir devlet fonksiyonudur
* İdare ve özel kişiler arasında eşitlik yoktur
Kaynakları
* Anayasa, İdari Teamül ve Uygulama
* Kanun, KHK, Tüzük, Yönetmelik
* Öğreti, Yargı İçtihatları
İdari Kararların Özellikleri
* Tek yanlılık ve icraillik
* Hukuka uygunluk karinesi (belirti)
* Yargısal Denetim
İdari Sözleşme Usulleri
* Kapalı teklif
* Açık artırma
* Pazarlık
* Yarışma
İlkeleri
* Açıklık
* Serbest Rekabet
* En uygun bedelin bulunması
* Sözleşme yapılacak kişide uygun kriterin aranması
* Genç bir hukuk dalıdır
* Derleme edilmemiştir
* Kamu yararı ön plandadır
* Uyuşmazlıkları idari yargıda çözümlenir
* İçtihatlara dayanır
İdari Fonksiyonun Özellikleri
* İdari işlemler ile yerine getirilir
* Üstün ve ayrıcalıklı yetkiler kullanılır
* Sürekli bir devlet fonksiyonudur
* İdare ve özel kişiler arasında eşitlik yoktur
Kaynakları
* Anayasa, İdari Teamül ve Uygulama
* Kanun, KHK, Tüzük, Yönetmelik
* Öğreti, Yargı İçtihatları
İdari Kararların Özellikleri
* Tek yanlılık ve icraillik
* Hukuka uygunluk karinesi (belirti)
* Yargısal Denetim
İdari Sözleşme Usulleri
* Kapalı teklif
* Açık artırma
* Pazarlık
* Yarışma
İlkeleri
* Açıklık
* Serbest Rekabet
* En uygun bedelin bulunması
* Sözleşme yapılacak kişide uygun kriterin aranması
ANAYASA VE İDARE
Anayasanın maddi ve şekli olmak
üzere iki anlamı vardır. Maddi anlamda anayasa, devletin temel kuruluşuna ve
işleyişine ilişkin kuralların tamamıdır. Şekli anlamda anayasa ise, yapılması
ve değiştirilmesi şekli kanunlardan daha sıkı kayıt ve şartlara bağlanmış
bulunan ve adına anayasa denilen bir metinde yer alan kurallardır. Örneğin
yasama organının seçiminde uygulanacak sistemi düzenleyen kurallar maddi
anlamda anayasa kuralları olmakla beraber, şekli anayasada yer almamışlardır.
Anayasada idareyi bağlayan pek çok
düzenleme vardır. Bu düzenlemelerin bir bölümü idare ile doğrudan ilişkilidir,
bir bölümü ise yasama, yürütme, yargı organları yanı sıra idareyi de bağlayan
temel kurallardır.
Şekli anayasa kurallarının tamamı
idareyi bağlamakta, maddi anayasa kuralları da idareyi bağlamakla beraber,
bunların idareyi bağlaması öteki şekli kanunlar gibi olmaktadır.
I. Hukuk
Devleti İlkesi
Anayasaya göre Türkiye
Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. İdare de buna uygun olarak faaliyette
bulunmak zorundadır. Hukuk devleti kavramı tarihsel süreç içerisinde polis
devleti anlayışı ve hazine teorisinden sonra ortaya çıkmış bir kavramdır.
1.
Polis Devlet Anlayışı
İlk kez Almanya’da ortaya çıkan bu
kavram 17. ve 18. yy’larda Kara Avrupası ülkelerinde mutlakiyetçi rejimleri
açıklamak için kullanılmıştı.
Eskiden polis devleti kavramı toplumun
refahı ve selameti için her türlü önlemi alabilen, bu amaçla kişilerin hak ve
özgürlüklerine alabildiğine müdahale edebilen, onlara külfetler yükleyebilen
devlet için kullanılmaktaydı. Doğal olarak böyle bir devlette idare hukuka
bağlı değildir.
Günümüzde ise polis devleti kavramı,
idaresi hukuka bağlı olmayan ve yargı denetimine tabi olmayan, vatandaşlarına
herhangi bir hukuki güvence sağlamayan devlet tipi için kullanılmaktadır.
2.
Hazine Teorisi
Hazine teorisi, idarenin faaliyetleri
dolayısıyla hakları ihlal edilen kişilere yargısal yoldan mali karşılık elde
etme imkanı veren bir teoridir. Bu teoriye göre, devlet hazinesine,
hükümdarın dışında ve tamamen özel hukuka tabi bir tüzel kişilik tanınıyordu.
Böylece, kamu kudretini temsil eden ve kullanan, yaptığı işlemlerden dolayı
hiçbir hukuk kuralına ve denetime tabi olmayan devlet ile özel hukuk
hükümlerine tabi olan ve aleyhine yargı yoluna başvurulabilen hazine
birbirinden ayırt edilebiliyordu. Yani kamu gücünü kullanan idare, yaptığı
işlemlerden dolayı hiçbir hukuk kuralına bağlı değildir. Bu yönüyle polis
devletine benzerdir ancak burada polis devletinden farklı olarak bir tazmin söz
konusudur. Hakkı ihlal edilen kişi devlete başvuramamakla birlikte, bir
tüzelkişiliğe sahip olan hazineye başvurarak hakkını yargısal yolla
alabilmekteydi.
3.
Hukuk Devletinin Tanımı Ve Gerekleri
Hukuk devleti, faaliyetlerinde
hukuk kurallarına bağlı olan, yönetilenlere hukuki güvenceler sağlayan
devlettir.
a) Temel Hak ve Özgürlüklerin Güvence Altına Alınmış
Olması
b) Kanunların Anayasaya Uygunluğunun Yargısal Denetimi
c) Kanuni İdare (Yasal Yönetim) İlkesi
aa. Kanuna Saygı İlkesi
bb. Asli Yetkinin Yasama Organına Ait
Olması
cc. Kanuni Dayanak İlkesi
d) Devlet Faaliyetlerinin Belirliliği İlkesi
e) İdarenin Yargısal Denetimi
f) İdarenin Mali Sorumluluğu
III. Laiklik
İlkesi
1. Batıda
Laiklik
Laiklik kavramı ilk kez Hristiyanlık
dininde ortaya çıkmıştır. Hristiyanların ilk döneminde ruhban sınıfından
olmayanları ifade etmek için kullanılan bu kavram süreç içerisinde batıda
Hristiyan dininin başlangıçtaki haline dönmesi için yürütülen mücadelenin
sloganı haline dönüşmüştür.
İslam dininde tanrı ile kul
arasında bir aracı olmadığından, laiklik kavram olarak İslam dinine
yabancıdır.
Laiklik batıda üç aşama geçirmiştir.
Birincisi devlet tüm din ve mezhepler karşısında tarafsız kalmış ve eşit
muamelede bulunmuştur. İkinci aşamada, devlet ve din kuruluşları birbirinden
ayrılmış ve devletin resmi bir dini olmamıştır. Son aşamada ise hukuk düzeninin
dinsel kurallardan arındırılması olmuştur.
2. Türkiye’de Laiklik
İslam dini Hristiyanlığın tersine, bir
inançlar sistemi ve bir hukuk sistemi öngörmektedir.
Osmanlı İmparatorluğu da teokratik bir
devlet olmuş ve monarşi ile dinsel otorite bütünleşmiştir.
1876 yılında Kanuni Esasi’de Osmanlı
Devletinin dininin İslam olduğu belirtilmiştir.
İlk kez 1924 Anayasasında 1937 yılında
yapılan değişiklikle TC Anayasasına giren laiklik kavramının özü, İslam dininin
kişiselleştirilmesidir.
3. Devletin
Temel Niteliklerinden Biri Olarak Laikliğin Öğeleri
a) Resmi Bir Devlet Dininin Olmaması
b) Devlet Yönetiminin ve Toplumsal
İlişkilerin Din Kurallarına Tabi Olmaması
c) Devletin Din Hizmetlerini Bir Kamu
Hizmeti Olarak Düzenlemesi
BİREYSEL İDARİ İŞLEMLER
Kamu yararı amacı ile idari fonksiyonun
yerine getirilmesi için yapılan kamu hukuku işlemlerine idari işlemler denir.
Bu işlemlerin en belirleyici özelliği, idarenin sahip olduğu üstün yetki ve
ayrıcalıklar kullanılarak yapılmasıdır.
I. İdari
İşlemlerin Tanım ve Özellikleri
1. Tanım
Bireysel idari işlemler; belli kişi ve
konularla ilgili olarak hukuki durumlar yaratan, değiştiren, kaldıran işlemlerdir.
Bireysel idari işlemler bu nedenler idari kararlar olarak da adlandırılırlar.
2. Özellikleri
a) Tek Yanlılık ve İcrailik
İdari kararlar kural olarak ilgililerin
rıza ve muvafakatına gerek olmadan idarenin tek yanlı olarak iradesini
açıklaması ile alınır.
İdari kararlar, ilgilinin onayına gerek
olmadan ilgilinin hukuki durumunu değiştirip ortadan kaldırdığı için bu yönüyle
icrai karar olarak da adlandırılmaktadır.
İcrai kararın idare tarafından re’sen
icrası ile bu icrai kararın hukuk
alanında doğurduğu
yenilik veya değişikliğin idarenin yapacağı bazı işlemlerle maddi alemde de
gerçekleşmesi sağlanır.
Kanuni idare ilkesi gereğince idarenin
almış olduğu bir kararı, re’sen icra edebilmesi için yasal bir izne gerek
vardır. Böyle bir izin veya yetki yok ise adli yargı veya adli icraya başvurmak
zorundadır.
b) Hukuka Uygunluk Karinesinden Yararlanma
İcrai olma özellikleri nedeniyle idari
kararlar hukuka uygunluk karinesinden yararlanırlar. Bundan dolayı da idare,
zorla icra etme yetkisine sahip olduğu hallerde, araya bir yargı kararı
girmeksizin işlemini icra edebilir. Hukuka aykırılıklarının ileri sürülmesi,
bunların icrailiğini engellemez.
c) Yargısal Denetim
Kural olarak hukuk devleti ilkesi
gereğince tüm idari kararlar yargı denetimine tabidir.
İstisnaları şunlardır:
Cumhurbaşkanının tek başına yaptığı
işlemler, YAŞ kararlarına dayanan tüm askeri idari işlemler, uyarma ve kınama
cezaları, HSYK kararları, Silahlı Kuvvetler mensupları hakkındaki disiplin
cezaları yargı denetimi dışında tutulmuştur.
3. İdari İşlemlerin Türleri
a) Şart İşlemler – Subjektif (Öznel) İşlemler (
Maddi açıdan ayrım)
Şart işlemler, belli bir kişiyi ya da
nesneyi, hukuk kurallarınca önceden düzenlenmiş bulunan nesnel ve kişilik dışı
bir hukuk, duruma sokan veya böyle bir hukuki durumdan çıkaran işlemlerdir.
Nesnel ve kişilik dışı hukuki durumun (statünün) kapsamı önceden hukuk
kurallarınca düzenlenmiş olduğu için, şart işlemlerin bu hukuki durumun
kapsamını düzenlemesi söz konusu değildir. Şart işleme en güzel
örnek ise memur atama işlemidir. Atama işlemi ile atanan kişi kendisi için yeni
ve özel bir duruma sokulmamakta, mevcut ve doğmuş yada daha önce var olan bir
hukuki duruma sokulmaktadır.
Subjektif İşlemler (Öznel İşlemler),
Belli bir kişiyi yada nesneyi kapsamını da kendilerinin belirledikleri hukuki
duruma sokan işlemlerdir. Yani kişiye göre değişik işlemler yaratılmaktadır.
Örnek, İdari sözleşmeler, sınavlarda not verme işlemleri, kamu görevlilerinin
sosyal haklardan yararlanması, vergi işlemleri.
b) Yapıcı – Belirleyici İşlemler ( Doğuracakları
hukuki sonuç açısından ayrım)
Yapıcı işlemler, bir kişi hakkında yeni
bir hukuki durum doğuran veya mevcut hukuki durumu değiştiren veya kaldıran
işlemlerdir. İdari kararlar kural olarak yapıcıdır.
Belirleyici işlemler, yeni bir hukuki
durum yaratmayan, önceden doğmuş bulunan bir hukuki durumu belirleyen
işlemlerdir. Örneğin mezun olmuş bir öğrenci için diploma düzenlenmesi öğrenci
için bir hukuki durum yaratmamaktadır.
c) Basit – Kollektif – Karma İşlemler
Açıklanan iradenin sayısına ve irade
açıklanmasında izlenen usule göre idari işlemler üçe ayrılır,
Basit işlemler, bir tek idari merciin iradesinin
açıklaması ile meydana gelen işlemlerdir.
Örneğin amirin astına uyarma, kınama
cezası vermesi.
Kollektif işlemler, birden fazla
iradenin aynı anda ve aynı yönde açıklanması ile meydana gelen işlemlerdir.
Sıra önemli değildir. Örneğin kurul kararları.
Karma İşlemler, aynı yönde ve aynı konu ve amaca
yönelik birden fazla iradenin bir sıra izlenerek açıklanması sonucu meydana
gelen işlemlerdir. Örneğin müşterek kararnameler.
d) Zımni
İşlemler
Kural olarak idare pek çok halde bir
idari karar alırken iradesini yazılı olarak beyan eder. İstisnası, sözlü olarak
da idare iradesini açıklayabilir.
İdarenin bazen hiçbir şey yapmaması,
susması da bir idari işlem sayılır ki buna zımni işlem denir. İdarenin zımni
işlemleri de zımni red ve zımni kabul işlemi olarak ikiye yarılır. Kural
idarenin işlemlerinin zımni red sayılmasıdır.
İdarenin zımni işlemlerinde, zımni red
süresi 60 gündür. Örneğin dilekçe hakkının kullanılması karşısında idarenin
susması.
Kanunun belirttiği bazı hallerde zımni
işlem zımni kabul olarak kabul edilir. Zımni kabul işlemleri daha ziyade
idareyi acil bir karar alma yükümlülüğünüm getirildiği hallerde, bu yükümlülüğe
uymamanın bir yaptırımı olmaktadır.
Kural olarak, idarenin yapılan bir
başvuru üzerine hareketsiz kalması halinde bu hareketsiz kalmanın zımni red
işlemi olmasıdır. Hareketsiz kalmanın zımni kabul işlemi sayılması için
kanunda bu yünde açık bir hüküm bulunmalıdır. Hukukumuzda istisnai
olmakla birlikte bazı hallerde idarenin hareketsiz kalması zımni kabul
sayılmaktadır. Örneğin imar kanunun 39. Maddesine göre yapı tamamen bittiği
takdirde tamamının, kısmen kullanılması mümkün kısımları tamamlandığı takdirde
bu kısımların kullanılabilmesi için yapı izni veren belediye ya da valiliğe
başvurularak yapı kullanma izni alınması gerekir. Bu maddenin 2. Fıkrasına göre
ise, belediye ya da valilik, yapılan bu başvuruyu en geç 30 gün içinde
sonuçlandırmak zorunda olup, başvurunun bu süre içerisinde sonuçlandırılmaması
durumunda kullanma izni verilmiş sayılır. Yani bu durumda susma işlemi zımni
kabul saylır.
e) Yararlandırıcı – Yükümlendirici İşlemler
Yararlandırıcı işlemler, Karşı tarafa
bir yarar sağlayan veya ilgilinin üzerindeki yükü ortadan kaldıran işlemlerdir.
Örneğin tüm izin ve ruhsat verme işlemleri.
Yükümlendirici işlemler, İlgiliden belli
bir davranışta bulunmayı, bulunmamayı veya belli bir davranışa göz yummayı
isteyen işlemlerdir. Örneğin kolluk ve vergi işlemleri.
f) İsteğe bağlı İşlemler
Kural, idari kararlar ilgilinin herhangi
bir talebine, rızasına bağlı olmadan alınırlar.
İstisna, Ancak bazı idari kararların
alınması için ilgilinin talepte bulunması gerekir ki buna isteğe bağlı işlemler
denir.
4. İdari Kararların Alınması
a. Yetki Kuralları
İdari kararların, Anayasa ve kanunların
yetkili kıldığı organ, makam ve kamu görevlileri tarafından alınmasıdır.
Karar alma yetkisi iki anlama
gelmektedir. Birincisi idarenin görev alanını ve hukuki olanağını ifade
etmektedir.
İkinci ve dar anlamda ise Anayasa ve
kanunların idareye bıraktığı alanda alınacak idari kararların hangi makam ve
organlarca yapılabileceğini ifade eder.
Bu ilkeye göre, bir idari işlemi yapmış
ya da bir idari kararı almış olan idari makam veya organ, aksine bir hüküm
bulunmadıkça, o idari işlemi ya da kararı değiştirmeye, kaldırmaya ve geri
almaya da yetkilidir.
aa. Kişi Yönünden Yetki
bb. Konu Yönünden Yetki
Aynı hiyerarşik düzene tabi merciler
arasında şu hallerde yetkisizlik sorunu ortaya çıkar:
-
Astın Üst yerine karar vermesi
-
Üstün Ast yerine karar alması
-
Aynı kuruluşun çeşitli organları arasında yetki sorunu
cc. Yer Yönünden Yetki
dd. Zaman Yönünden Yetki
ee. Kollektif ve Karma İşlemlerde Yetki
Sorunu
ff. Yetki ve İmza Devri
Yetki devrinde karar alma yetkisi
yetkiyi devreden makamdan ayrılmakta ve kendisine yetki devredilen makama
geçmektedir. İmza devrinde ise karar alma yetkisi imza yetkisini devreden
makamda kalmakta, sadece kararın iöza ile belgelendirilmesi yetkisi
devredilmektedir.
Yetki devri soyut bir biçimde olduğu
için yetkiyi devralan makamdaki görevli değişse bile, yetki o makamda
kalmaktadır. Ancak imza devri kişisel olarak ve somut bir biçimde belli bir
kamu görevlisine yapılmakta, kişi ayrıldığı zaman yetki de sona ermektedir.
Yetki ve imza devri bir kanunla
öngörülmemişse hukuka aykırıdır.
gg. Yetki Kurallarına Aykırılığın
Yaptırımları
Fonksiyon (görev) Gaspı: İdarenin genel
olarak görevli olmadığı, bir başka devlet organının görev alanına giren
konularda işlem tesis etmesi nedeni ile ortaya çıkan yetki sakatlığına denir.
Fonksiyon gaspı nedeni ile sakat olan
işlem sadece görünürde bir idari işlem veya karar niteliği taşır. Aslında böyle
bir işlem yok hükmündedir.
Yetki Gaspı: Kişi yönünden yetki kurallarına
aykırılık veya kişi yönünden yetkisizlik yetki gaspı olarak tanımlanır ve böyle
bir işlem yok hükmündedir.
Yetki Tecavüzü: Bir idare merci veya kamu görevlisi
idare adına irade açıklamaya ve dolayısıyla işlem tesis etmeye yetkili olmakla
beraber, başka bir idari mercii veya kamu görevlisinin görev alanına giren bir
konuda bir karar almış ise bu aykırılık yetki tecavüzü olarak adlandırılır. Bu
tip aykırılıklar yok hükmünde sayılmazlar. Böyle bir karar hukuk aleminde
doğmuştur ve hukuka uygunluk karinesinden yararlanır. Ancak böyle bir karar,
hukuka aykırılığı ileri sürülerek iptal edilebilir.
Açık ve Bariz Yetki Tecavüzü: Yetki tecavüzünün
açık ve bariz olması durumunda idari kararın yok hükmünde olduğu kabul edilmektedir.
Örneğin bir bakanlıkta çalışmakta olan bir memurun bir başka bakanlık
tarafından emekliye sevkedilmesi halinde olduğu gibi.
Özet olarak; fonksiyon gaspı, yetki
gaspı, açık ve bariz yetki tecavüzü durumunda alınan karar yok hükmündedir,
yetki tecavüzü açık ve bariz değil ise o takdirde bu karar hukuk aleminde
doğmuştur ama iptal edilebilir bir işlemdir.
b. Şekil Kuralları
- İşlemin Yazılı Yapılması
İdari işlem ve kararlar kural olarak
yazılı şekle tabidir. Bu işlemlerin kamu görevlisince imza edilmiş olması işin
belgelendirilmesi bakımından zorunludur. İstisnai durumlarda idare sözlü olarak
da işlem tesis edebileceği gibi, susarak da işlem tesis edebilir.
- Gerekçe Kuralı
Kural olarak, idari işlem ve kararların
gerekçeli olarak yazılmaları belli bir şekil şartı değildir. Ancak bu durum
idari kararların gerekçesizliği anlamına gelmez. İdare gerektiği zaman idari
kararın gerekçesini yargı organına bildirmek zorundadır.
-
Hazırlık İşlemleri
Hazırlayıcı işlemlerin yapılmaması veya
söz konusu mercilerin görüşlerinin alınmamış olması, alınan idari kararın
hukuka aykırılığı sonucunu doğurur.
- Kollektif ve Karma İşlemlerde Şekil
Kuralı
Kurul halinde alınacak kararlarda
toplantı ve karar yeter sayısına ve görüşmen usullerine uyulması zorunludur.
Karma işlemlerde ise belli bir sıra izlenerek açıklanması gerekir. Aksi
takdirde işlem sakat olur.
- İlgilinin Savunmasının Alınması
Kural olarak idari kararın alınmasın dan
önce ilgilinin savunmasının alınması veya ilgilinin dinlenmesi zorunlu
değildir. Ancak disiplin soruşturması gibi kanunla öngörülen durumlarda
ilgilinin savunmasının alınması şart olarak ortaya konulmuştur. Aksi takdirde
işlem hukuka aykırı olur.
- Şekil ve Usulde Paralellik
Yargı içtihatlarına göre; kanunda aksi
öngörülmedikçe, bir idari işlemin yapılması sırasında izlenen şekil ve usül
kurallarına, o işlemin geri alınmasında, kaldırılmasındai değiştirilmesinde ve
düzeltilmesinde de uyulması gerekir.
Şekil kurallarına aykırılık genellikle o
işlem ve kararın sakatlığı sonucunu doğurmaktadır.
Asli şekil noksanlığı olan kararların
hukuka aykırılıklarını daha sonra ortadan kaldırmak mümkün olmadığı halde, asli
şekil noksanlıklarının sonradan tamamlanabilmesi ve kararın da ilk alındığı
tarihten itibaren alınmış sayılması gerekir.
II. İdare
İşlemlerinde Sakatlık Halleri
İdari işlemlerin ve kararların;
Anayasaya, kanunlara, kanunlarla eşit olan hukuk kaynaklarına ve düzenleyici
idari işlemlere aykırılığını ifade eder.
İdari kararların esasa ilişkin aykırılık
ve sakatlıkları şunlardır:
a) Sebep Unsuru ve Hukuka Aykırılık
İdari işlemler, mutlak olarak bir sebebe
dayanmak zorundadırlar. Bazen kanun koyucu; idari işlemlerin sebeplerini açık
ve seçik bir biçimde göstermiş olabilir. Bu durumda idare ancak kanunda
öngörülen sebeplere dayanarak işlem tesis edebilir.
Kanunlarda idari işlemin sebeplerinin
hiç gösterilmediği durumlarda ise idare serbesttir ve neden göstermek zorunda
değildir ama bu idarenin keyfi olduğu anlamına gelmez.
b) Konu Unsuru ve Hukuka Aykırılık
1. İdari işlem veya kararın konusu imkansız
ya da meşru değilse
2. Sebep ve konu unsurunda kopukluk varsa
3. Belli bir statü içinde bulunacaklara
uygulanacak hükümlerin bu statü dışında bulunan kişilere uygulanması
4. Geçmişte etkili hüküm ve sonuç doğuran
kararlar.
c) Maksat Unsuru ve Hukuka Aykırılık
· Kişisel amaç güdülerek
alınan kararlar
· Siyasal amaç güdülerek
alınan kararlar
· Özel maksatlı alınan
kararlar
III. İdari
İşlemlere Sakatlık Yaptırımları
İkiye ayırabiliriz, yokluk ve ortadan
kaldırılabilirlik.
1- Yokluk
Kendisine yokluk yaptırımı uygulanan bir
idari karar hukuken hiç doğmamış sayılır. Bu kararın yargı merciince iptal
edilmesi yada geri alınması düşünülemez.
Yokluk yaptırımı istisnai bir
yaptırımdır ancak çok ağır sakatlıklar söz konusu olduğunda uygulanabilir.
Yoklukla Malul İdari Kararlar
a) İlgilinin talep ve rızasına bağlı idari
kararlar da ilgilinin talep veya rızasının olmaması
b) Yetki unsurundaki sakatlık ve yokluk hali. Fonksiyon
gaspı, yetki gaspı, ağır ve bariz yetki tecavüzü.
c) Şekil unsurundaki sakatlık ve yokluk
hali
(Yazılı olarak öngörülmüş bulunan idari
kararların sözlü olarak alınması, imza edilmemiş kararlar, toplantı ve karar
nisabına uyulmadan alınan kararlar. Toplantı veya görüşme açılmadan elden imza
toplanmak suretiyle alınan kararlar yok hükmündedir. )
d) Konu unsurunda sakatlık ve yokluk hali. Konusu mümkün
veya meşru olmayan kararlar yok hükmündedir.
2- Ortadan Kaldırılabilirlik
Yok hükmünde olmayan sakat bir idari
karar önce hukuka uygun bir idari karar gibi geçerli sayılacaktır. Ancak bu
idari kararın geçerliliği askıdadır. Sakat bir idari kararın geçerliliği,
ilgilinin talebi üzerine yargı merciince iptal edilmekle veya idare tarafından
geri alınmakla son bulacaktır.
a) İptal
Sakat bir idari kararın, menfaati ihlal
edilen kişi veya kişiler tarafından açılacak bir iptal davasıyla görevli yargı
merciince iptal edilmesidir.
İptal kararı üzerine iptal edilmiş
bulunan karar hiç alınmamış sayılır ve hükümsüz hale gelir.
Menfaati ihlal edilmiş bulunan kişi
kararın kendisine yazılı olarak bildirim tarihinden 60 gün içinde iptal
edilmesini talep edebilir.
Düzenleyici işlemlerin iptal edilmesi
herkesi bağlar.
b) Geri Alma
Sakat, hukuka aykırı bir kararın,
idarenin alacağı bir başka idari kararla hükümsüz hale getirilmesi, alındığı
tarihten itibaren hukuk aleminden silinmesidir. Sakat bir idari kararı geri
alan ikinci karar, sakat idari kararı hükümsüz hale getirmekte ve
onu doğurduğu ve doğuracağı tüm
sonuçlarıyla birlikte hukuk aleminden silmektedir. Diğer bir deyişle sakat bir
idari karar geri alınmakla sanki hiç alınmamış sayılır.
Geri almaya yetkili merci kural olarak
geri alınan işlemi yapmış olan idari mercidir.
IV. İdari
İşlemlerin Sona Ermesi
İdari işlemlerin sona ermesine yol açan
nedenler; idari işlemi alan makamın iradesi dışındaki nedenler ve idari işlemi
alan makamın iradesine bağlı nedenler olmak üzere ikiye ayrılır.
1. İdari İşlemi Alan Makamın İradesine Bağlı Olmayan
Nedenler
a) Hukuki Nedenler
Birinci neden idari kararın yargı
merciince iptal edilmesidir. İkincisi ise ilgilisine yarar sağlayan idari
kararların ilgisinin bu yarardan feragat etmesiyle sona ermesidir.
b) Fiili Nedenler
Bir idari kararın konusunun veya
ilgilisinin ortadan kalkmasıdır.
c) İdari işlemin kendiliğinden ortadan kalkması
Bu durum belli bir süreye veya belli bir
şarta bağlanmış kararlarda ortaya çıkar. Belli bir süre için verilmiş bulunan
izin ve ruhsatlar, bu sürenin dolması üzerine kendiliğinden ortadan kalkarlar.
İdarenin ayrıca bir karar almasına gerek yoktur. Belli bir şarta bağlanmış
kararlarda o şart ortadan kalkarsa, karar da kendiliğinden ortadan kalkar.
2. İdari İşlemi Alan Makamın İradesine Bağlı Nedenler
a) İdari işlemin kendiliğinden ortadan kalkması
Bir idari kararın ortadan
kaldırılmasının o idari kararı alan makamın aynı idari karar içinde bunu
öngörmesidir.
b) İdari işlemin idarece ortadan kaldırılması
- Geri alma:
- Kaldırma:
Bir idari kararın idarenin
alacağı başka bir kararla ile geleceğe yönelik olarak ortadan kaldırılmasıdır.
Geri alma ve kaldırma işlemlerini
karşılaştıracak olursak, geri alma kararı için mutlaka hukuka aykırı bir idari
kararın daha önceden alınmış olması zorunludur. Kaldırma kararı için ise hem
hukuka uygun hem de hukuka aykırı işlemler kaldırılabilir. Ancak hukuka uygun
olarak alınmış kararlar hiçbir sebep olmaksızın, geleceğe yönelik olarak
kaldırılamazlar. Hukuka uygun idari kararlar, ancak kanunda gösterilmiş esas ve
usule ilişkin koşulların varlığı halinde ve bunlara uyularak tersine bir işlem
(karşı işlem) ile kaldırılabilirler. Örneğin hukuka uygun olarak alınmış bir
atama kararı ancak kanunda belirtilen koşulların varlığı halinde, açılacak bir
disiplin soruşturması sonucu verilecek memuriyetten çıkarma kararı ile
yürürlükten kaldırılabilir.
Değiştirme:
Bir idari kararın aynı zamanda hem
geleceğe yönelik ortadan kaldırılması ve hem de onun yerine yeni bir kararın
alınmasıdır.
Düzeltme:
Bir idari kararın içeriğine ve
doğuracağı konulara dokunulmadan yanlış hükümleri yerine doğrularını geçmişe ve
geleceğe yönelik olarak koyulmasıdır. Düzeltme geçmişe yönelik olması nedeniyle
geri almaya, geleceğe yönelik olması nedeniyle kaldırmaya eş bir işlemdir.
İDARENİN SÖZLEŞMELERİ
1. İdari Sözleşmeler
I. Tanım:
İdare, görevlerini yerine getirmek için
yetkilerini kullanırken, pek çok durumda tek yanlı işlemler yapmak sureti ile
yerine getirir. Bazı durumlarda ise karşılıklı idarelerin uyuşumu sonucu oluşan
sözleşmeler ile yerine getirir. İşte idarenin yapmış olduğu bu sözleşmelere
idarenin sözleşmeleri denir. İdarenin sözleşmeleri ise “idari
sözleşmeler” ve “idarenin özel hukuk sözleşmeleri” olmak üzere ikiye ayrılır.
Bu nedenle öncelikle “ İdarenin hukuk sözleşmeleri” ile “ idari sözleşme”
kavramlarını birbirinden ayırt etmek gerek.
·
İdarenin özel hukuk sözleşmeleri tamamen Borçlar Kanunu hükümlerine tabi, idari
sözleşmeler ise idare hukuku kurallarına tabidir.
·
İdari sözleşmelerin taraflarından biri kamu yararının
temsilcisi olan idare, diğeri ise özel çıkarı temsil eden kişidir.
·
İdarenin özel hukuk sözleşmelerinden doğan
uyuşmazlıklar adli yargıda, idari sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklar ise idari
yargıda çözümlenir.
a) İdari Sözleşmenin Ölçütleri
·
İdari sözleşmeden bahsedebilmemiz için, taraflardan birinin idare olması
gerekir. İdarenin taraf olmadığı sözleşmeler, idari sözleşme olmadıkları gibi,
idarenin sözleşmeleri de sayılmaz. Karşı tarafın ise mutlaka özel kişi olması
gerekmez, yani kamu tüzelkişiliğine sahip olmak şartı ile iki kamu kuruluşu
arasında da idari sözleşme yapılabilir.
·
Sözleşme konusu idareye özgü bir düzenlenişe gereksinim gösteriyor ise idari
sözleşmeden bahsedebiliriz.
·
İdari yargı içtihatlarına göre idarenin taraf olduğu bir sözleşmenin konusu
kamu hizmeti ise bu sözleşmenin idareye özgü bir düzenlenişe gereksinim
gösterdiği kabul edilmektedir.
·
Konusu kamu hizmetinin yürütülmesi olmadığı halde idarenin taraf olduğu
bazı sözleşmeler idari sözleşme sayılır.
·
İdarenin, özel hukuk sözleşmelerinde öngörülmeyen bir takım üstünlük ve
ayrıcalıkları vardır.
b) İdari Sözleşme Türleri
aa.
Mali İltizam Sözleşmeleri
Mali iltizam sözleşmeleri, mültezim adı verilen karşı tarafa, götürü veya
orantılı bir kazanç ya da ücret
karşılığında, belli bir idari hizmetin gördürülmesini öngören
sözleşmelerdir.
Mali iltizam sözleşmesi Osmanlı döneminde daha çok “aşar” vergilerinin tahsili
sırasında uygulanmıştır. Bugün ise göl ve nehirlerle deniz kıyılarındaki
hazineye ait dalyanlardan yararlanmak için yapılmaktadır.
bb.
Kamu İstikraz Sözleşmeleri
Devlet ve öteki kamu tüzel kişileri tarafından tahvil, bono vb. adlarla
çıkarılan senetler karşılığında halktan borç para alınmasını sağlayan akdi
ilişkiler de idari sözleşmeler sayılmaktadır.
cc. Kamu Hizmeti İmtiyaz Sözleşmeleri
Kamu hizmeti imtiyaz sözleşmeleri; bir
kamu hizmetinin bir özel kişi tarafından kurulmasını ve belli bir süre
işletilmesini veya kurulmuş bulunan bu kamu hizmetinin belli bir süre
işletilmesini öngören idari sözleşmelerdir.
Bu tür idari sözleşmelerle, karşı taraf
hizmetten yararlananlardan ücret veya bir bedel alarak masrafları, kar ve
zararı da kendisine ait olmak üzere belli bir kamu hizmetini kurar ve işletir.
Cumhuriyetin ilanından sonra bu gibi
imtiyazlar rachat (satın alma) yolu ile kaldırılmış ve yabancı imtiyaz
sahiplerinin yürüttükleri hizmetle daha ziyade iktisadi kamu kurumlarına
devredilmiştir.
dd. Yeraltı ve Yerüstü Servetlerine İlişkin
Sözleşmeler
Madenlerin işletilmesi sözleşme ile
değil ruhsat verilerek gerçekleştirilmektedir. Petrol işletme hakkı Petrol
Kanununun açık hükmü gereği ruhsat ile verilmektedir. Bunlar dışındaki yeraltı
ve yerüstü servetlerinin işletilmesi hakkı da ruhsat ile verilmektedir. Ancak
bunlardan kamu hizmeti biçiminde işletilenler için idari sözleşme usulü
uygulanmaktadır.
ee. Orman İşletme Sözleşmeleri
İdare ile özel bir kişi arasında
akdedilen ve ormanın bakım ve onarımı yükümlerini de içeren orman işletme
sözleşmeleri, uyuşmazlık mahkemesi içtihatlarına göre idari sözleşme sayılmıştır.
ff. İdari Hizmet Sözleşmeleri
İşçi niteliği taşımayan kamu görevlileri
ile idare arasında akdedilen sözleşmeler de mahkeme içtihatlarına göre idari
sözleşme sayılmaktadır.
II. Özel
Hukuk Sözleşmeleri (Kamu İhaleleri)
1. İhale Kanunları ve Kapsamları
İdare özel hukuka tabi bir sözleşme bile
yapsa, bir özel hukuk kişisiymiş gibi davranamaz. İdare bir mal yada hizmet
alımı, bir yaptırma işini içeren veya işine yaramayan malların satmasını içeren
özel hukuk sözleşmesini yaparken idare hukukuna ilişkin belli süreçleri
izlemek, bazı idari kararlar almak zorundadır. İşte idarenin özel hukuka
ilişkin sözleşme yapma usulü 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu ve 4734
sayılı Kamu İhale Kanununda düzenlenmiştir.
İhale süreci (Sözleşme imzalanana kadar
olan süreç) idari yargı denetimine tabidir. İmzadan sonra özel hukuk ilişkisi
doğar. Adli yargı görevlidir.
a) İşlem alanlarının karşılaştırılması
Devlet ihale kanunu genellikle “satım”
işlerinde uygulama alanı bulurken,
Kamu İhale kanunu “alım” ve “yapım”
işleri için uygulanmaktadır. ( Bunlar devletten paranın çıktığı işlerdir)
b) Kapsamındaki kurumların karşılaştırılması
Devlet ihale kanununun kapsamındaki
kurumlar: Genel bütçeye dahil daireler, katma bütçeli daireler, özel idareler
ve belediyelerdir. (Köyler, ve Özerk bütçeli kuruluşlar – KİT’ler- Devlet ihale
kanununun kapsamının dışındadır.)
Kamu İhale Kanununun kapsamındaki
kurumlar: Kural olarak tüm kamu kurum ve kuruluşları alım işlerini kamu ihale
kanunu kapsamında yapacaktır. Ancak (Vakıf üniversiteleri ve kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşları gibi istisnalar vardır.)
2. İhale İlkeleri
a) DİK Ve KİK’te Müşterek İlkeler
aa. Aleniyet (açıklık) ya da saydamlık
ilkesi
bb. Serbest Rekabet İlkesi ( İhale
sorumlularının yakınlarının ve organize suçtan hüküm giyenlerin ihaleye
girememesi vb. )
cc. Sözleşmeyi Yapmak İsteyen Kişide Belli
Bir Yeteneğin Aranması ( en az %3 teminat vb. )
dd. En Uygun Bedelin Bulunması
İlkesi ( DİK’na göre artırmada en yüksek, eksiltmede –fiyat/kalite-
olarak tercihe layık görülen; KİK’na göre ise ekonomik yönden en avantajlı
olandır. )
b) KİK ile yeni getirilen önemli bazı
ilkeler
aa. Gizlilik İlkesi: tespit edilen yaklaşık
maliyetin gizli tutulmasını ifade eder.
bb. Ödenek İlkesi: Ödeneği bulunmayan hiçbir
iş için ihaleye çıkılamaz.
cc. Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporu
gerekli olan işlerde ihaleye çıkılabilmesi için ÇED olumlu belgesinin alınmış
olması zorunludur.
3. İhale Usulleri
a) Devlet İhale Kanununda yer alan usuller
- Kapalı Teklif
Usulü: Kural öncelikle ihalelerde kapalı teklif usulünün uygulanmasıdır.
-
Açık artırma ve Eksiltme Usulü: daha az önemli işlerde
kullanılan usuldür
-
Pazarlık Usulü: Kimi bazı önemsiz işler ile acil işlerin
- Yarışma Usulü: Güzel
sanatlar, projeler vs.
b) Kamu İhale Kanunundaki İhale Usulleri
- Açık
İhale Usulü: Açık ihale usulü ve belli istekliler arasında ihale usulü temel
usullerdir
-
Belli İstekliler Arasında İhale Usulü: İşin özelliği gereği uzmanlık ve ileri
teknoloji gerektiren işlemlerde kullanılır.
-
Pazarlık Usulü: Aşağıda belirtilen hallerde pazarlık usulü ile ihale
yapılabilir
-
Doğrudan Temin Usulü: Bir “ihale usulü” değil alım yolu olarak kabul edilir.
- Tasarım
Yarışması: mimarlık, proje, güzel sanat, planlama işleri
4. İhale Süreci
- Hazırlık
aşaması
- İhalelerin
ilanı
- Teklif
sunulması
- Teklifin
değerlendirilmesi
- İhale kararı
- Sözleşmeye
davet
- Sözleşmenin
imzalanması
- Sonucun
ilanı
5. İhale Sürecinde ve Sonrasında
Çıkan Uyuşmazlıkların Çözümü
İhale süreci içinde yani imzadan önce
hukuka aykırılığı öğrenme üzerine takip edilecek usul: Önce idareye şikayet
edilir (ret veya zımni ret olursa) Kamu İhale Kurulu’na yapılacak “itirazen
şikayet” (itirazen şikayet de ret olursa) artık idari yargıda “iptal davası”
açılabilir.
Sözleşme imzalanana kadar olan süreç
kamu hukukunun yani idari yargının konusudur. Sözleşme ancak imza ile
doğabileceğine ve bu sözleşme özel hukuk sözleşmesi olduğuna göre “imzadan
sonra” özel hukuk uygulanır. Yani adli yargıda tazminat vb davalar
açılır.
İDARENİN YETKİLERİ
İdare, üstlendiği sorumlulukları yerine
getirmek için, kamu gücünden kaynaklanan bir takım üstün yetki ve
ayrıcalıklarla donatılmak zorundadır.
İdarenin belli başlı yetkileri
şunlardır:
Düzenleme Yetkisi
1- Anayasalarda, İdarenin
Düzenleyici İşlemleri ve Düzenleme Yetkisinin Genel Niteliği
Düzenleme yetkisi, idarenin üstlendiği
görevleri yerine getirebilmesi için, Anayasa ve kanunlara aykırı olmamak
kaydıyla genel ve soyut düzenlemeler yapabilme, genel ve soyut nitelikte
normlar koyabilme yetkisidir.
Osmanlı İmparatorluğunda düzenleyici işlemler
yapabilme yetkisi ayrı bir kategori olarak gelişmemiştir. 1921 Anayasasında da
durum benzerdir. 1924 Anayasasında bu durum bir dereceye
kadar bağımsız nitelik kazanmıştır.
1961 Anayasası tüzük ve yönetmeliklere
yer vermiştir 1982 Anayasasında ise kanun hükmünde kararnameler, tüzükler ve
yönetmelikler düzenlenmiştir.
Düzenleme yetkisinin genel olması,
kanunla düzenlenmiş olan çerçevededir. Ayrıca bu yasal düzenlemede idarenin
düzenleyici işlem yapma yetkisinin açıkça öngörülmüş olması şart değildir.
Üst hukuk kurallarına uygunluk ve hiyerarşi
sorunu:
İdare düzenleme yetkisini kullanırken
yapacağı düzenleyici işlemler dayandıkları üst hukuk kurallarına aykırı olmamak
zorundadır.
Tüzükler Anayasaya ve kanunlara aykırı
olamayacağı gibi yönetmelikler de Anayasaya, kanunlara ve tüzüklere aykırı
olamazlar.
Eğer düzenlemeler aynı adı taşıyorsa, o
takdirde o düzenleyici işlemleri yapan idari birimlerin hiyerarşisine göre
astlık ve üstlük konumları belirlenir.
III. Yaptırım
Uygulama Yetkisi
1. İdari
Cezalar
İdari cezalar, bireylerin ve
toplulukların idari düzene aykırı davranışları nedeniyle idarece tertip edilen
cezalardır. İdari cezalarla hedeflenen, idari düzeni sağlamaktır. İdari cezalar
ilgililerin idarey karşı olan borç ve yükümlülüklerini yerine
getirmelerini ve idarece konulmuş yasaklara uymalarını, kısacası idari düzeni
sağlamaya yönelik yaptırımlardır.
a- Disiplin Cezaları
Bu cezalar, bir idari kuruluşun
mensuplarına verilen cezalardır. Bu cezaların başında kamu personeline ilişkin
disiplin cezaları gelmektedir. Nitekim 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda
memurlara ilişkin disiplin cezaları ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir.
Bir başka disiplin cezası ise; kamu
kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının mensupları ile ilgili disiplin
cezalarıdır.
Ayrıca öğretim kurumları da,
öğrencilerin kurum düzenine aykırı davranışlarına bazı disiplin cezaları
vermeye yetkilidir.
b- Öteki İdari Cezalar
Disiplin cezalarından başka, kurum ve
meslek düzeni dışındaki ayrılıklar için de bazı idari cezalar öngörülmüştür. Bu
cezalar genelde para cezalarıdır.
2. İdari
İcra (re’sen icra)
İdarenin idari işlemleri kendisinin
uygulaması ve kamu hukukundan doğan alacakları kendisinin tahsis etmesine idari
icra yetkisi denilmektedir. Re’sen icra yetkisi şu şekilde ortaya çıkmaktadır.
a- Tahsil Yetkisi
İdare, kamu hukuku alanındaki
alacaklarını, İcra ve İflas Kanununda düzenlenen usullere uymak zorunda
olmaksızın, icra iflas dairelerinin yardımına gerek duymaksızın kendi teşkilatı
ile haciz gibi cebri yollara başvurmak suretiyle tahsil etme yetkisine
sahiptir. İdarenin alacakları 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü
Hakkındaki Kanun ile düzenlenmiştir.
İdareye tanınmış olan bu tahsil yetkisi kamu
hukuku alanındaki alacaklarına ilişkindir. İdarenin özel hukuk alanındaki adi
alacaklarını adli icraya başvurarak tahsil etmesi gerekir.
6183 sayılı kanun ile düzenlenen Devlet,
il özel idareleri ve belediyelere ait vergiler, resimler, harçlar, vergi
cezaları ve para cezaları gecikme zamları, kamu hizmeti uygulamasından doğan
öteki alacaklar kamu alacağı olarak tanımlanmıştır.
b- Re’sen İcra Yetkisinin Öteki Görünümleri
İdareye kamu alacaklarını tahsil etme
yetkisi dışında çeşitli yasalarla yapmış olduğu işlemlerini re’sen icra etme
yetkisi tanınmıştır. İdareye tanınan bu re’sen icra yetkisinin en önemli
türlerinden biri zorla icra yetkisidir. Kolluk kanununda tanınmış olan bu tür
yetkiyi kullanarak idare, yapmış olduğu işlemleri zor kullanarak uygular. Bazı
hallerde ise idarenin yapmış olduğu bir işlemin gereği ilgililerce yerine
getirilmezse, idareye ilgili hesabına o işlemin gereğini yerine
getirme yetkisi tanınmıştır. Örneğin imar kanunun 32 ve 39. maddeleri uyarınca
alınmış olunan bir yıkım kararı üzerine ilgili binayı yıkmaz ise, idare,
masrafları ilgiliye ait olmak üzere binayı yıkar.
IV. İdarenin
Mal Edinme Yetkileri
İdari görevlerini yerine getirebilmek
için ihtiyaç duyduğu taşınır ve taşınmaz malları, tüm öteki kişiler gibi satın
alma suretiyle elde edebilir. Ancak maliklerin bu malları idareye
vermemesi mümkündür. İdare bu durumda kamu gücünü kullanmak zorundadır.
İdarenin kamu gücü kullanmak suretiyle mal edinme yetkilerinin başlıcaları
kamulaştırma ve istimvaldir.
1. Kamulaştırma
Anayasanın 46. Maddesine göre
kamulaştırma; devlet ve kamu tüzel kişilerinin kamu yararının gerektirdiği
hallerde karşılığını peşin ödemek şartıyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz
bir malın tamamına veya bir kısmına, kanunda gösterilen esas ve usullere göre
zorla el atmasıdır.
a- Kamulaştırma İşleminin Hukuki Tahlili
aa- Kamulaştırma Yetkisi
Kamulaştırma, kamu gücünün
kullanılmasını gerektirdiğinden, ancak devlet ve kamu tüzel kişileri tarafından
yapılabilir. Ve kamulaştırma yapacak olan idare, ancak görevli kılındığı kamu
hizmetlerinin ve teşebbüslerini yürütmesi için kamulaştırma yapabilir.
bb- Özel Kişiler Lehine Kamulaştırma
Kamulaştırma kural olarak devlet ve kamu
tüzel kişileri tarafından yapılacak olmasına rağmen istisnai olarak, kamu
yararının gerektirdiği hallerde özel kişiler lehine kamulaştırma yapılması da
mümkündür. Ancak bunun için özel kanunlarda açık bir hükmün bulunması
zorunludur. Diğer bir deyişle kanunlarda açık bir hüküm bulunmadığı taktirde,
idarenin özel kişiler lehine kamulaştırma yapma konusunda taktir yetkisi
yoktur. Bizim hukukumuzda lehine kamulaştırma yapılacak olan özel
kişiler, maden işletme ruhsatına sahip olanlarla kamu hizmeti
imtiyazcılarıdır.
Lehine kamulaştırma yapılabilecek özel
kişiler söz konusu olduğunda bu özel kişilerin bizzat kendilerinin kamulaştırma
yapma yetkisi yoktur. Bunlardan petrol hakkı sahipleri lehine Enerji
ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı, kamu hizmeti imtiyazcıları için ise hizmet
bakımından denetime tabi bulundukları idare kamulaştırma yapmaya yetkilidir.
Özel kişiler lehine yapılan kamulaştırmalarda kamulaştırılan taşınmaz kural
olarak idare malları arasına katılmamakla, lehine kamulaştırma yapılan özel
kişinin mülkiyetine geçmektedir.
cc- Sebep ve Amaç Unsuru
Kamulaştırma işleminin amaç unsurunu
kamu yararı oluşturmaktadır. Sebep ise kamu yararı amacına yönelik bir
dürtüdür.
dd- Konu Unsuru
Kamulaştırma işleminin konusu bir
taşınmaz üzerindeki özel mülkiyetin sona ermesi ve o taşınmazın idarenin mülkiyetine
geçmesidir.
Şu halde taşınır mallar kamulaştırma
konusu olamaz. Bir taşınmazın tamamı kamulaştırılabileceği gibi , bir bölümü de
kamulaştırılabilir. Ancak kısmi kamulaştırmada taşınmazın geri kalan kısmı
kullanılamaz hale gelebilir. Bu durumda, taşınmazın malikinde kamulaştırmadan
arta kalan kısmın kamulaştırılmasını isteme hakkı tanınmıştır. Şöyle ki
taşınmazın maliki, idari yargıda kamulaştırma işleminin iptali istemiyle dava
açmamış olmak kaydıyla, kamulaştırma kararının tebliğinden itibaren 30 gün
içinde idareye başvurduğu taktirde arta kalan kısmın da kamulaştırılması
zorunludur.
Kamulaştırma konusunu teşkil eden
taşınmazın özel kişilerin mülkiyetinde bulunması gerekir. Kamu mallarının
kamulaştırılması mümkün olmadığı gibi kamu tüzel kişilerin özel mülkiyette
bulunan taşınmazlarının da kamulaştırılması mümkün değildir.
ee- Şekil ve Unsur (Kamulaştırmanın
Aşamaları)
Kamulaştırma özel mülkiyetin sona
ermesine yol açtığından, öteki idare işlemlere oranla çok daha farklı ve
ayrıntılı şekil ve usul kurallarına tabi tutulmuştur.
·
Kamulaştırma Bedeli İçin Yeterli Ödenek Temin Edilmesi
Kamulaştırmayı yapacak olan idare,
öncelikle kamulaştırma bedeli için yeterli ödenek temin etmelidir. Yeterli
ödenek temin edilmeden kamulaştırma işlemine başlanamaz. Diğer bir deyişle
yeterli ödenek temin edilmeden kamu yararı kararının alınması, kamulaştırılacak
olan taşınmazın belirlenmesi ve kamulaştırma kararının alınması mümkün
değildir.
·
Kamu
Yararı Kararının Alınması
Gerekli ödeneğin temin edilmesinden
sonra, kamulaştırma işleminin en önemli hazırlık işlemlerinden biri, kamu
yararı kararının alınmasıdır. Kamulaştırma ancak kamu yararını gerçekleştirmek
için yapılabileceğinden öncelikle idareyi kamu yararını gerçekleştirmeye yönelten
etkeni belirlemesi gerekir. Bir başka deyişle, kamu yararı kararı ile,
kamulaştırma işleminin sebep unsuru belirlenmiş olur.
Kamu yararı kararı vermeye yetkili
merciler ise şunlardır,
-
Köy lehine kamulaştırmaya köy ihtiyar meclisi
- Belediye
lehine belediye encümeni
- İl
özel idaresi lehine il daimi encümeni
- Devlet
lehine il idare kurulu
-
Büyük enerji ve sulama projeleri ile iskan projelerinin
gerçekleştirilmesi, yeni ormanların yetiştirilmesi, kıyıların korunması ve
turizm amacıyla yapılacak kamulaştırmada ilgili bakanlık
-
Birden fazla ili içine alan devlet lehine kamulaştırmalarda Bakanlar Kurulu
kamu yararı adına karar almaya yetkilidir.
Kamu yararı kararının özel bir şekli
Tasdikli İmar Planıdır. Buna göre tasdikli imar planına veya bakanlıklarca
tasdikli özel plan ve projesine göre yapılacak hizmetler için ayrıca kamu
yararı kararı almaya gerek olmayıp, yetkili icra organınca kamulaştırma
işlemine başlandığını gösterir bir karar alınır.
·
Kamulaştırılacak Taşınmazın Belirlenmesi
Kamu yararı kararı alındıktan sonra,
kamulaştırılacak taşınmazın belirlenmesine sıra gelir. Kamulaştırılacak
taşınmaz malın sınırlarını ve cinsini gösterir plan ve krokisi yapılır ve taşınmazın
tespiti yapılır.
·
Kamulaştırma Kararının Alınması
Kamulaştırılacak taşınmazın
belirlenmesinden sonra kamulaştırma kararı alınır. Kamu yararı kararı ile
kamulaştırma kararı nitelikleri itibariyle birbirlerinden farklıdır. Kamu yararı
kararı soyut bir karardır. Oysa kamulaştırma kararı somuttur. Kamulaştırma
kararı ile, kamu yararı kararında belirlenmiş bulunan kamu yararının hangi
taşınmaza el konması ile gerçekleşeceği belirlenir.
·
Satın
Alma Usulünün Denenmesi
İdarenin tapuda kayıtlı taşınmaz mallar
hakkında yapacağı kamulaştırmalarda, kamulaştırma kararı alındıktan sonra
öncelikle satın alma usulünün uygulanmasını denemesi gerekmektedir. Buna göre
idare kamulaştırma kararını aldıktan sonra, taşınmaz malın tahmini bedelini
belirlemek üzere, kendi bünyesi içinde en az üç kişiden oluşan bir yada birden
fazla kıymet takdir komisyonu görevlendirir. İdare kıymet takdir komisyonunca
belirlenmiş olan tahmini bedeli belirtmeksizin, kamulaştırma bedelinin peşin ya
da –taksitle ödeme koşullarının mevcut olması halinde – taksitle ödenmesi
suretiyle pazarlıkla satın almak ya da idareye ait bir başka taşınmaz malla
trampa yoluyla devralmak istediğini resmi taahhütlü bir yazı ile malike
bildirir.
Malik bu yazının tebliğinden itibaren 15
gün içinde, taşınmaz mali pazarlıkla ve anlaşarak satmak yada trampa etmek
isteği ile idareye başvurması halinde uzlaşma komisyonunca belirlenen günde
pazarlık görüşmeleri yapılır. Bu görüşmeler sonunda kıymet takdir komisyonunca
belirlenmiş bulunan tahmin edilen bedeli aşmamak kaydıyla bedelde yada trampada
anlaşmaya varılması halinde yapılan bu anlaşmayla ilgili bir tutanak
düzenlenir. İdare tarafından 45 gün içinde bedel ödenmeye hazır hale
getirilerek malike yazıyla bildirilir ve belirlenen günde idare adına tapuda
ferağ verilmesi istenir. Ve ferağ verilmesinden sonra bedel malike
ödenir.
Bu şekilde idarece satın alınan yada
trampa edilen mal kamulaştırma yoluyla alınmış sayılır.
·
Kamulaştırma Bedelinin Mahkemece Tespiti Ve Taşınmaz Malın İdare Adına Tescili
Taşınmazın satın alma yoluyla elde
edilememesi halinde idare taşınmazın bulunduğu yerdeki asliye hukuk mahkemesine
başvurarak, kamulaştırma bedelinin tespiti ile bu bedelin peşin ya da –
koşulları varsa- taksitle ödenmesi karşılığında idare adına tapuda tesciline
karar verilmesini talep eder.
Asliye hukuk hakimi, duruşmada önce
tarafları kamulaştırma bedeli konusunda anlaşmaya davet eder. Anlaşmanın
olmaması halinde, hakim keşif ve bilirkişi incelemesi yaparak bedeli belirler.
Kamulaştırılan taşınmazın idare adına
tesciline ilişkin asliye hukuk mahkemesi kararı kesin olup, bu kararın temyiz
edilmesi mümkün değildir. Buna karşın tarafların kamulaştırma bedeline ilişkin
mahkeme kararı kısmını temyiz hakları bulunmaktadır.
b- Kamulaştırma İşlemi Hakkında İptal Davası
aa- Davanın Önkoşulları
· Davaya bakacak
olan yargı yeri
Kamulaştırma işlemi bir idari işlem
olduğundan, bu işlemin hukuka aykırılığı ileri sürülerek açılacak olan iptal
davası idari yargıda görülecektir.
· Dava Açma Süresi
Kamulaştırma işleminin iptali istemiyle
açılacak davaların, kamulaştırma kararının asliye hukuk mahkemesi tarafından
tebliğinden itibaren 30 gün içinde açılması gerekmektedir.
c- Malikin
Geri Alma Hakkı
Kamu yararı kararında belirtilen sebep
gerçekleşmediği takdirde, kamulaştırmanın hükümsüz sayılması ve kamulaştırılan
taşınmazın eski malikince geri alınabilmesi gerekir.
Malikin geri alma hakkının doğabilmesi
için şu şartların varlığı gerekir:
-
İdarenin kamulaştırılan taşınmaz üzerinde kamulaştırma amacına yönelik bir
işlem ve tesisat yapmaması ve kamu yararına yönelik bir ihtiyaca tahsis
etmeyerek taşınmazı olduğu gibi bırakması gerekir.
-
Malik geri alma hakkını, kamulaştırılan malın bedelinin kesinleşmesinden
itibaren 5 yıllık sürenin dolmasından sonra kullanabilir.
-
Malik geri alma hakkını, geri alma hakkının doğduğu tarihten itibaren 1 yıl
içinde kullanabilir.
-
Malikin kamulaştırma bedelini, bu bedeli aldığı günden itibaren işleyecek yasal
fazi ile birlikte idareye iade etmesi gerekir.
-
Sulama, baraj ve iskan projelerinin gerçekleştirilmesi gibi amaçlarla
yapılacak kamulaştırmalar için malik lehine geri alma hakkı doğmaz.
d- İdarenin Kamulaştırmadan Vazgeçmesi
Kamulaştırma bir idari işlem olması
nedeniyle idari işlemin geri alınması hakkındaki genel hükümlere tabidir.
İdarenin kamulaştırmadan vazgeçmesi, kamulaştırmanın ve kamulaştırma bedelinin
kesinleşmesinden sonra olabileceği gibi, henüz kamulaştırma ve kamulaştırma
bedeli kesinleşmeden de olabilir.
İdare, kamulaştırmanın tüm aşamaları
sona erdikten sonra vazgeçerse bu durumda malik veya mirasçılar kamulaştırma bedelini
3 ay içinde geri vermek şartıyla taşınmazı geri alabilirler.
2- Kamulaştırmasız El Atma
İdarenin usulüne uygun olarak alınmış
bir kamulaştırma kararı olmaksızın ve geçici işgal koşulları bulunmadığı halde
özel mülkiyette bulunan bir taşınmaza el atmasıdır.
a- Hukuka Uygun Kamulaştırmasız El
Atma
İdarenin usulüne uygun kamulaştırma
kararı olmaksızın özel mülkiyetteki taşınmazların belli bölümlerine el atması
bazı hallerde yasal olarak mümkün kılınmıştır. Örneğin, imar sınırı içinde
bulunan arsa ve arazileri, maliklerinin ve diğer hak sahiplerinin onayı
olmaksızın belli bir kısmının imar düzenlemeleri sonucu değerlerinde meydana
gelecek değer artışı karşılığında, bir defaya mahsus olmak üzere düzenleme
ortaklık payı alarak ayrılması öngörülmüştür. İşte düzenleme ortaklık payı
alınması, usulüne uygun bir kamulaştırma kararı olmaksızın taşınmazların belli
bir kısmına hukuka uygun olarak zorla el atılmasıdır.
b- Hukuka Aykırı Kamulaştırmasız El Atma
İdarenin yasal bir dayanak olmadan,
usule uygun bir kamulaştırma kararı almadan özel bir mülkiyette bulunan
taşınmazın bir kısmına ya da tamamına el atması hukuka açıkça aykırıdır. Bu tür
bir el atma, aslında idareden çıkmasına rağmen, yasal hiçbir dayanağı
bulunmadığı ve tamamen usul dışı olduğu için bir idari eylem değil ve fakat
fiili yol olarak nitelendirilmektedir. Yani bu el atma o denli hukuka aykırı
görünmektedir ki bu idari el atma eyleminin idari niteliğini ortadan ortadan
kaldırmakta ve onu bir haksız fiil haline dönüştürmektedir. Böyle bir el atma
ile özel mülkiyet sona ermeyeceğinden malikin bir istihkak davası açmasına
gerek görülmemekte ve fakat mülkiyet hakkına yapılan bu hukuk dışı saldırının
önlenmesi için adliye mahkemelerine başvurarak meni müdahale davası açma hakkı
doğmaktadır.
3- İstimval ( Taşınır Malların
Kamulaştırılması)
Taşınır mallar birbirleri yerine
konulacak türden mallar olduklarından, idarenin gereksinim duyduğu taşınır
malları kamu gücünü kullanarak elde etmesi çoğu kez gerekmez. Ancak olağanüstü
durumlarda, idarenin taşınır malları elde etmesi de zorlaşabilir. İşte bu gibi
durumlarda idarenin ihtiyaç duyduğu bu taşınır malları da kamu gücü kullanarak
sağlaması gerekebilir. İşte buna istimval denir.
İstimvalin temel ilkeleri:
- Öncelikle istimval
yetkisinin kullanılabilmesi için yasal bir dayanağa gerek vardır.
- İstimvale ancak
olağanüstü durumlarda başvurulabilir
- Taşınır malın
değeri ya da karşılığı idarece ödenir
- İstimval işlemi de
hukuka uygunluk yönünden idari yargı denetimine tabidir. Bedele ilişkin
uyuşmazlıklar ise adli yargıda çözümlenir.
4- Geçici İşgal
Bir bayındırlık hizmetinin görülmesi
sırasında, bu hizmetin görülmesi için gerekli duyulan taş, kum, kireç ve
benzeri iptidai malzemeleri çıkarmak veya hazırlamak ya da bazı eşyaları
koyabilmek için özel mülkiyette bulunan taşınmaza idarece geçici olarak el
atılmasıdır. Geçici işgalde de kamu yararına üstünlük tanınarak özel
çıkar feda edilmektedir.
Geçici İşgalin Unsurları
Sebep ve Maksat: Sebep, idarenin
giriştiği bir bayındırlık işidir. Maksat ise kamu yararının gerçekleşmesidir.
Konu: Bir bayındırlık işinde gerekli olan
ahşaptan başka her tülü taş, kum, kireç vb. iptidai maddelerin hazırlanması,
temini, malzemenin depolanması için özel mülkiyette bulunan bir taşınmazı işgal
etmektir.
Yetki: Geçici işgal işlemi il idare kurumu
tarafından tesis edilecektir.
Uyuşmazlıkların Çözümü: Geçici işgal
kararnamesinin hukuka aykırılığı savıyla açılacak iptal davaları taşınmazın
bulunduğu yerdeki İdare Mahkemesince çözümlenir. Taşınmazın maliki, takdir
olunan tazminat miktarını düşük buluyor ise adli yargıya başvurabilir.
V. Örgütlenme
Yetkisi
Anayasaya göre idarenin kuruluşu kanunla
düzenlenir. İdarenin örgütlenme yetkisinin kapsamını, kuruluş ve içyapı
yönlerinden ayrı ayrı ele alırsak;
1. Kuruluş yönünden: Anayasaya göre bir
idari kuruluşun ortaya çıkabilmesi için mutlaka yasal bir dayanağa gereksinimi
vardır.
2. İçyapı Yönünden: Yasa ile kurulmuş
bulunan bir idari kuruluşun iç yapısının belirlenmesinde yetkisinin yasama
organına mı yoksa idareye mi ait olacağı konusunda yasa koyucunun takdir
yetkisi bulunmaktadır.
MERKEZDEN YÖNETİM İLKESİ
1. Özellikleri
* Hizmetler tek elden yürütülür
* Yetki-sorumluluk merkezindir
* Plan-program merkezde yapılır
* Gelir-giderler merkezde toplanır
2. Yararları
* Mali denetim kolaydır
* Yönetimin güçlü olmasını sağlar
* Hizmetler rasyonel bir biçimde yürütülür
* Devlet yönetiminde birliği sağlar
* Kamu görevlerinin yerel yönetimin etkisi altında
kalmasını engeller
* Hizmetlerin daha az harcamayla gerçekleşmesini sağlar
Zararları
* Yöresel gereksinimler göz ardı edilir
* Bürokrasi ve kırtasiyecilik artar
* Demokratik değildir
4. Yetki Genişliği İlkesi
* Taşradaki amirin, merkeze danışmadan merkez adına
karar alması, uygulaması
* Yalnızca illerde uygulanır, valilere aittir
MERKEZİ İDARE
Başkent Teşkilatı
- Cumhurbaşkanı
- Bakanlar Kurulu
- Bakanlıklar
- Yardımcı Kuruluşlar
(Sayıştay, Yargıtay, Danıştay vs)
1. Özellikleri
* Hizmetler tek elden yürütülür
* Yetki-sorumluluk merkezindir
* Plan-program merkezde yapılır
* Gelir-giderler merkezde toplanır
2. Yararları
* Mali denetim kolaydır
* Yönetimin güçlü olmasını sağlar
* Hizmetler rasyonel bir biçimde yürütülür
* Devlet yönetiminde birliği sağlar
* Kamu görevlerinin yerel yönetimin etkisi altında
kalmasını engeller
* Hizmetlerin daha az harcamayla gerçekleşmesini sağlar
Zararları
* Yöresel gereksinimler göz ardı edilir
* Bürokrasi ve kırtasiyecilik artar
* Demokratik değildir
4. Yetki Genişliği İlkesi
* Taşradaki amirin, merkeze danışmadan merkez adına
karar alması, uygulaması
* Yalnızca illerde uygulanır, valilere aittir
MERKEZİ İDARE
Başkent Teşkilatı
- Cumhurbaşkanı
- Bakanlar Kurulu
- Bakanlıklar
- Yardımcı Kuruluşlar
(Sayıştay, Yargıtay, Danıştay vs)
TAŞRA TEŞKİLATI
1. İl Genel İdaresi
- Vali
- İl İdare Şube Başkanı
- İl İdare Kurulu
2. İlçe İdaresi
- Kaymakam
- İlçe İdare Şube Başkanı
- İlçe Kurulu
3. Bucak İdaresi
- Bucak Müdürü
- Bucak Meclisi
- Bucak Komisyonu
MERKEZ İDARENİN TAŞRA TEŞKİLATI
1. İl Genel İdaresi
* İl-ilçe kurulması, kaldırılması, adlarının değiştirilmesi kanunla olur
* İl-ilçe sınırlarının değiştirilmesi İçişleri Bakanlığı'nın hazırladığı
ortak kararname ile yapılır
a. Vali
* İçişleri Bakanı'nın önerisi, Bakanlar Kurulu'nun kararı, Cumhurbaşkanı'nın
kararı ile atanan istisnai bir memurdur
* Vali olabilmek için
- TC Vatandaşı olmak
- En az ortaokul mezunu olmak
- 65 yaşını aşmamış olmak gerekir
*Hem devleti, hem hükümeti hem de tüm bakanları temsil eder
Görevleri
* Adli ve askeri yerler hariç bütün devlet dairelerini denetler,
olağanüstü durumlarda askeri kuvvetlerden yardım ister
* Gelir kaynaklarının gelişmesini sağlamak için tedbirler alırlar
* İldeki kamu görevlileri üzerinde hiyerarşi yetkisini, ilde bulunan
kuruluşlar üzerinde idari vesayet yetkisini kullanır, genel emir çıkarabilir
* Törenlere başkanlık eder, yabancı ülke temsilcilerini karşılar
* İldeki kamu görevlilerinin yerlerini değiştirir, belirler, atamasını yapar
* İl hakkında gerekli olduğunda ilgili bakanlıklara rapor verir
b. İdare Şube Başkanları
* Bakanlıkların ildeki teşkilatının başında bulunan kişilerdir
c. İl İdare Kurulu
* Vali ya da vali yardımcısı başkanlık eder
* Valiye danışmanlık yapar, il idaresi konusunda valiye yardımcı olur
2. İlçe İdaresi
a. Kaymakam
* İçişleri Bakanlığı müdürler kurulunun önerisi, İçişleri Bakanı, Başbakan,
ve Cumhurbaşkanı'nın ortak kararnamesi ile atanır
* Kaymakam olabilmek için
- TC vatandaşı olmak
- SBF, İİBF ya da Hukuk Fakültesi mezunu olmak
- Kaymakamlık stajını ve kursunu başarı ile bitirmiş olmak
- 29 yaşını aşmamış olmak gerekir
* İlçede hükümeti temsil eder, valinin emirlerini yürütmekle görevlidir,
genel emir çıkaramaz
* Yabancı devlet temsilcileri ile görüşemez
* Olağanüstü durumlarda askeri kuvvetleri kullanma yetkisi yoktur
b. İlçe İdare Şube Başkanları
c. İlçe İdare Kurulu
- Kaymakam
- Tarım ve Köy İşleri Müdürü
- Mal Müdürü
- Yazı İşleri Müdürü
- Sağlık Grup Başkanı
3. Bucak İdaresi
* Kasaba ve köylerden meydana gelen yönetim birimidir
* Bucakların kurulması için İçişleri Bakanı'nın kararı ve Cumhurbaşkanı'nın
onayı gerekir
a. Bucak Müdürü
* En az lise mezunu, bucak müdürlüğü kursunu bitirmiş kişiler arasından İçişleri
Bakanı tarafından atanır, valinin emrine verilir
b. Bucak Meclisi
* Seçimlik ve doğal üyelerden oluşur
* Doktor, veteriner, başöğretmen doğal üyedir
* Bucak sınırları içinde bulunan köy ihtiyar heyeti ve belediye
meclisi tarafından seçilmiş kişilerden oluşur
1. İl Genel İdaresi
* İl-ilçe kurulması, kaldırılması, adlarının değiştirilmesi kanunla olur
* İl-ilçe sınırlarının değiştirilmesi İçişleri Bakanlığı'nın hazırladığı
ortak kararname ile yapılır
a. Vali
* İçişleri Bakanı'nın önerisi, Bakanlar Kurulu'nun kararı, Cumhurbaşkanı'nın
kararı ile atanan istisnai bir memurdur
* Vali olabilmek için
- TC Vatandaşı olmak
- En az ortaokul mezunu olmak
- 65 yaşını aşmamış olmak gerekir
*Hem devleti, hem hükümeti hem de tüm bakanları temsil eder
Görevleri
* Adli ve askeri yerler hariç bütün devlet dairelerini denetler,
olağanüstü durumlarda askeri kuvvetlerden yardım ister
* Gelir kaynaklarının gelişmesini sağlamak için tedbirler alırlar
* İldeki kamu görevlileri üzerinde hiyerarşi yetkisini, ilde bulunan
kuruluşlar üzerinde idari vesayet yetkisini kullanır, genel emir çıkarabilir
* Törenlere başkanlık eder, yabancı ülke temsilcilerini karşılar
* İldeki kamu görevlilerinin yerlerini değiştirir, belirler, atamasını yapar
* İl hakkında gerekli olduğunda ilgili bakanlıklara rapor verir
b. İdare Şube Başkanları
* Bakanlıkların ildeki teşkilatının başında bulunan kişilerdir
c. İl İdare Kurulu
* Vali ya da vali yardımcısı başkanlık eder
* Valiye danışmanlık yapar, il idaresi konusunda valiye yardımcı olur
2. İlçe İdaresi
a. Kaymakam
* İçişleri Bakanlığı müdürler kurulunun önerisi, İçişleri Bakanı, Başbakan,
ve Cumhurbaşkanı'nın ortak kararnamesi ile atanır
* Kaymakam olabilmek için
- TC vatandaşı olmak
- SBF, İİBF ya da Hukuk Fakültesi mezunu olmak
- Kaymakamlık stajını ve kursunu başarı ile bitirmiş olmak
- 29 yaşını aşmamış olmak gerekir
* İlçede hükümeti temsil eder, valinin emirlerini yürütmekle görevlidir,
genel emir çıkaramaz
* Yabancı devlet temsilcileri ile görüşemez
* Olağanüstü durumlarda askeri kuvvetleri kullanma yetkisi yoktur
b. İlçe İdare Şube Başkanları
c. İlçe İdare Kurulu
- Kaymakam
- Tarım ve Köy İşleri Müdürü
- Mal Müdürü
- Yazı İşleri Müdürü
- Sağlık Grup Başkanı
3. Bucak İdaresi
* Kasaba ve köylerden meydana gelen yönetim birimidir
* Bucakların kurulması için İçişleri Bakanı'nın kararı ve Cumhurbaşkanı'nın
onayı gerekir
a. Bucak Müdürü
* En az lise mezunu, bucak müdürlüğü kursunu bitirmiş kişiler arasından İçişleri
Bakanı tarafından atanır, valinin emrine verilir
b. Bucak Meclisi
* Seçimlik ve doğal üyelerden oluşur
* Doktor, veteriner, başöğretmen doğal üyedir
* Bucak sınırları içinde bulunan köy ihtiyar heyeti ve belediye
meclisi tarafından seçilmiş kişilerden oluşur
YERİNDEN YÖNETİM
1. Yararları
* Bürokrasi ve kırtasiyecilik azalır
* Hizmetler yöresel ihtiyaçlara göre yürütülür
* Demokratik esaslara uygundur
2. Zararları
* Ülke bütünlüğünü sarsabilir
* Mali denetim zordur
* Partizanca uygulamalara yol açabilir
MAHALLİ İDARELER ( YERİNDEN İDARE)
* Seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzel kişileridir
* Yetkileri yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenlenir
* Seçimleri 5 yılda bir yapılır
* Yargı yolu açıktır
* Görevleri ile ilgili hakkında soruşturma açılan mahalli idare organları
üyelerini İçişleri Bakanı geçici bir tedbir olarak kesin hükme kadar
uzaklaştırabilir
* Kendi aralarında Bakanlar Kurulu'nun izni ile birlik kurmaları, görevleri
yetkileri ve merkez idare ile karşılıklı bağ ve ilgileri kanunla düzenlenir
* İl Özel İdaresi, Belediye, Büyükşehir Belediyesi ve Köy İdaresi'nden oluşur
1. Yararları
* Bürokrasi ve kırtasiyecilik azalır
* Hizmetler yöresel ihtiyaçlara göre yürütülür
* Demokratik esaslara uygundur
2. Zararları
* Ülke bütünlüğünü sarsabilir
* Mali denetim zordur
* Partizanca uygulamalara yol açabilir
MAHALLİ İDARELER ( YERİNDEN İDARE)
* Seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzel kişileridir
* Yetkileri yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenlenir
* Seçimleri 5 yılda bir yapılır
* Yargı yolu açıktır
* Görevleri ile ilgili hakkında soruşturma açılan mahalli idare organları
üyelerini İçişleri Bakanı geçici bir tedbir olarak kesin hükme kadar
uzaklaştırabilir
* Kendi aralarında Bakanlar Kurulu'nun izni ile birlik kurmaları, görevleri
yetkileri ve merkez idare ile karşılıklı bağ ve ilgileri kanunla düzenlenir
* İl Özel İdaresi, Belediye, Büyükşehir Belediyesi ve Köy İdaresi'nden oluşur
İDARENİN BÜTÜNLÜĞÜ
İLKESİ
1. Hiyerarşi: Ast-üst ilişkisi
2. İdari Vesayet: Merkezi idarenin yerinden yönetim kuruluşları
üzerinde sahip olduğu denetim yetkisi
İdarenin Düzenleyici İşlemleri
1. Tüzük
2. Yönetmelik
* Başbakanlık, bakanlıklar, kamu tüzel kişileri
- Görev alanlarını ilgilendiren kanun ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak
üzere, bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelik çıkarabilirler
1. Hiyerarşi: Ast-üst ilişkisi
2. İdari Vesayet: Merkezi idarenin yerinden yönetim kuruluşları
üzerinde sahip olduğu denetim yetkisi
İdarenin Düzenleyici İşlemleri
1. Tüzük
2. Yönetmelik
* Başbakanlık, bakanlıklar, kamu tüzel kişileri
- Görev alanlarını ilgilendiren kanun ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak
üzere, bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelik çıkarabilirler
- Yönetmelikle suç ve
ceza konulamaz
- Hiyerarşide genelge yönetmelikten sonra gelir
- Yönetmeliklerin hepsi Resmi Gazete'de yayımlanacağı kanunla belirlenir
- Ülke genelindekilerin yargısal denetimi Danıştay, diğerlerinin ise yargısal
denetimini genel görevli idari mahkemeler tarafından yapılır
3. Kanun Hükmünde Kararnameler
İdari Sözleşme Türleri
1. Mali İtizam: Mültezime belli bir ücret karşılığı belli bir hizmet
gördürülmesi
2. Kamu İstikraz Sözleşmeleri: Devlet ve kamu tüzel kişileri tarafından
tahvil, bono, vs ad altında halktan borç para alınması
3. Kamu İmtiyaz Sözleşmeleri: Kamu hizmetinin bir özel kişi tarafından
kurulması veya işletilmesi
4. Yeraltı ve Yerüstü Servetlerine İlişkin Sözleşmeler:
5:İdari Hizmet Sözleşmeleri
İdarenin Mal Edinme Yöntemleri
1. Kamulaştırma
* Sadece özel mülkiyette bulunan taşınmaz mallar üzerine yapılabilir
* Yetki devlet veya kamu tüzel kişilerine aittir
* Sadece kamu yararı için yapılır
* Kamuda belirtilen esaslara göre yapılır
* Kamulaştırılacak malın karşılığı nakden ve peşin olarak
ödenir
- Tarım reformunun uygulanması
- Enerji ve sulama projeleri
- İskan projeleri
- Yeni ormanların yetiştirilmesi
- Kıyıların korunması
amacıyla kamulaştırılan toprakların bedeli kanunla düzenlenir
ve taksitle ödeme yapılabilir
* Taksit süresi 5 yılı aşamaz ve taksitler peşin ödenir
Not: Kamulaştırma bedel davalarına Asliye Hukuk Mahkemesi bakar
2. İstimval: Devlete olağanüstü durumlarda bazı malların mülkiyetini
ya da kullanma hakkını kazandıran mal edinme yolu
3. Geçici İşgal: Bir bayındırlık hizmetinin görülmesi sırasında özel mülkiyette
bulunan taşınmaza idarece el konulması
- Hiyerarşide genelge yönetmelikten sonra gelir
- Yönetmeliklerin hepsi Resmi Gazete'de yayımlanacağı kanunla belirlenir
- Ülke genelindekilerin yargısal denetimi Danıştay, diğerlerinin ise yargısal
denetimini genel görevli idari mahkemeler tarafından yapılır
3. Kanun Hükmünde Kararnameler
İdari Sözleşme Türleri
1. Mali İtizam: Mültezime belli bir ücret karşılığı belli bir hizmet
gördürülmesi
2. Kamu İstikraz Sözleşmeleri: Devlet ve kamu tüzel kişileri tarafından
tahvil, bono, vs ad altında halktan borç para alınması
3. Kamu İmtiyaz Sözleşmeleri: Kamu hizmetinin bir özel kişi tarafından
kurulması veya işletilmesi
4. Yeraltı ve Yerüstü Servetlerine İlişkin Sözleşmeler:
5:İdari Hizmet Sözleşmeleri
İdarenin Mal Edinme Yöntemleri
1. Kamulaştırma
* Sadece özel mülkiyette bulunan taşınmaz mallar üzerine yapılabilir
* Yetki devlet veya kamu tüzel kişilerine aittir
* Sadece kamu yararı için yapılır
* Kamuda belirtilen esaslara göre yapılır
* Kamulaştırılacak malın karşılığı nakden ve peşin olarak
ödenir
- Tarım reformunun uygulanması
- Enerji ve sulama projeleri
- İskan projeleri
- Yeni ormanların yetiştirilmesi
- Kıyıların korunması
amacıyla kamulaştırılan toprakların bedeli kanunla düzenlenir
ve taksitle ödeme yapılabilir
* Taksit süresi 5 yılı aşamaz ve taksitler peşin ödenir
Not: Kamulaştırma bedel davalarına Asliye Hukuk Mahkemesi bakar
2. İstimval: Devlete olağanüstü durumlarda bazı malların mülkiyetini
ya da kullanma hakkını kazandıran mal edinme yolu
3. Geçici İşgal: Bir bayındırlık hizmetinin görülmesi sırasında özel mülkiyette
bulunan taşınmaza idarece el konulması
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder